Caner Özyurtlu Röportajı
ToLgahan Sayışman & Berrak Tüzünataç Fan :: Elveda Rumeli :: Elveda Rumeli Oyuncuları :: Diğer Oyuncular :: Caner Özyurtlu | Namık
1 sayfadaki 1 sayfası
Caner Özyurtlu Röportajı
yönetmenlik yatıyor
22 yaşındaki konservatuar öğrencisi Caner Özyurtlu, yer aldığı projelerde dikkat çeken, öne çıkan bir isim. Son dönemde ‘Elveda Rumeli’de
canlandırdığı saf âşık Namık, nam-ı diğer Mahmut ve Ispanak, karakteriyle izlediğimiz Özyurtlu ile konuştuk.
Caner Özyurtlu, ‘Elveda Rumeli’nin Deli Namık’ı... Ama senaryo icabı işler karışınca, Mahmut olarak anılmaya başlanıyor, diğerleriyse onunla Ispanak diye dalga geçiyor. Bu karakter öyle çok sevildi ki, internet sitelerinde ‘en çok güldüren’, ‘en çok sevilen oyuncu’ oylamalarında en önlerdeki yerini aldı. Caner Özyurtlu, bugüne kadar yer aldığı bütün projelerde adından söz ettiren genç bir oyuncu. Özellikle ‘Sınav’ filmindeki başarısı çok konuşuldu, reklamlarda da onu çokça görmeye başladık. Yavaş ama emin adımlarla yükselen popülerliğini takip ettiğimiz Özyurtlu, İstanbul Devlet Konservatuarı Tiyatro bölümünde eğitimine devam ediyor. Özenle biriktirdiği, sakladığı bir DVD arşivi olan ve en büyük keyfi ev ortamında sinema yolculuğuna çıkmak olan Caner Özyurtlu ile Rumeli’ye selamlarımızı ileterek, keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
‘Elveda Rumeli’ dizisine nasıl başladınız?
İlk başlardan beri iyi giden bir diziydi, ben 11. bölümde dahil oldum. Namık’ın çıkması bile problemken Deli bir Namık gördü seyirci! Seviyorum böyle rolleri. Rol, öncelikle iki-üç bölümdü; “nasıl gideceğine bakarız” dedik. Dizinin çekimlerine 4-5 gün kala belli oldu benim oynayacağım. Daha önce hiç yerel bir şive oynamamıştım. Şebnem Sönmez çok yardımcı oldu bu konuda. Çok gergindim; dili bilmiyordum çünkü, zordu şiveyle oynamak. İlk birkaç bölümü izlediğimde zorlandığımı gördüm ama zamanla oturdu ve daha da iyi olacak herhalde.
GÖÇ HİKAYESİ
Nasıl bir karakter Deli Namık ve önemi nedir senin için?
Rol çok eğlenceli. Gariptir mesela “bu dizide neden köyün bir delisi yok” diye soranlar var, internette ilk bölümlerden sonra Hakikaten her köyün bir delisi vardır derler. Aslında çok da deli çıkartmadık bu rolü. Şebnem Sönmez ve Serdar Akar’la oturup konuştuk ne yapabiliriz diye. Çok da deli değil Namık aslında; patavatsız. Saflığı öne çıkan, duygulu bir karakter. Zarife’ye âşık oldu ve gelişmeler sürecek. Namık’ın hem iyi niyetini korumaya hem de deliliğini aktarmaya çalışıyorum. Olduğumdan farklı bir karakter yaratmak benim için heyecan vericiydi. Bıyık taktık, saçları yapıştırdık, ses tonumdan mimiklerime kadar değiştirmeye çalıştım kendimi.
Dizi ilgiyle izleniyor; insanlar sıcak, samimi böyle bir dönem hikayesini özlemiş olmalılar. Sen ne düşünüyorsun?
Öncelikle ilk defa böyle bir göçmen hikayesi anlatılıyor. Kurtuluş Savaşı ya da başka bir dönem anlatıldı ama burada öne çıkan göçmenlik ve Makedonya da ilk defa anlatılıyor. Büyük bir hikaye adı üstünde ‘Elveda Rumeli’ ve bir gün elveda diyeceğiz gerçekten.
Bu diziye başlamadan önce o dönem hakkında bilgin var mıydı, tarihle ilgilenir misin?
Tarihle ilgileniyorum ama o dönem hakkında çok da bilgim yoktu. Orada yaşayanlar hakkında bu dizi sayesinde daha çok fikir sahibi oldum. Özellikle de Türkiye’de bu kadar fazla göçmen olduğunu diziyle birlikte öğrendim. Gittiğim her yerde taksicisinden bakkalına kadar, “ben de oralıyım” diyorlar. Arkadaş çevrem bile “biz de göçmeniz” diye anlatmaya başladılar hikayelerini.
MOJITO İÇMEYİ ÖZLÜYORUM
Belki bu diziyle birlikte kökenimize daha fazla merak etmeye başladık?
Bir sempati yarattı dizi. Fark edemiyorsun kim Makedon kim Türk; çok benziyoruz birbirimize. Çoğu kelime Türkçe onlarda da... 550 yıl Osmanlı olarak yaşamışlar ve çok şey kalmış o dönemden.
Neleri özlüyorsun?
Ağabeyimle yaşıyorum; onu çok özlüyorum. Bir de çok komik ama Mojito içmeyi özlüyorum! En sevdiğim yemek mantı da özlediklerim arasında. Makedonya’da mantı dedikleri bir yemek var ama bizimkinden farklı. Çok fazla et tüketiyorlar. Sebze yemeklerini Allah’tan Şebnem abla (Sönmez) ara sıra yapıyor da yiyebiliyoruz.
Reklam filmlerinde çok görüyoruz seni, yeni bir reklam filmi var mı?
Taylan Biraderler’in çektiği Turkcell reklamında oynadım, yakında yayınlanmaya başlayacak. Yine bir Celocan hikayesi; bana benzer birini bulmuşlar. 4 yaşında deli bir çocuk, çok komik; benden büyük oynuyor! Taylanlarla ‘Okul’ filminden sonra tekrar çalışmak çok eğlenceliydi.
Yakında her yerde seni göreceğiz; dizi, reklam filmi ve bir de tiyatro var...
Aslında bu yoruma evet demekten başka bir şey gelmiyor elimden! İstanbul Kraliyet Tiyatrosu’na başlangıçta ışıkçı olarak katıldım. Tiyatronun oyuncularından Ahmet Saraçoğlu ve Serdar Orçin benim için çok özel oyuncular. Oyunculardan birinin ayrılmasıyla sahnede buldum kendimi. Tiyatromuz çok iyi gidiyor; yakında Balans’ta sahneye çıkmaya başlıyoruz.
Hayaller ve bundan sonraki planlar neler?
Plan yapmayı çok sevmem. Akışına bırakmak gerekiyor hayatı. Kendiliğinden geliyor bazı şeyler. Lisedeydim, kısa filmler çektiğim bir dönemde, ‘Okul’ filmini duydum. Taylan Biraderler’i biliyordum ve kendileriyle tanışmayı çok istiyordum. Görüşmeye çağrıldım. Önemli olan o filmde, bir şekilde yer almaktı, çünkü hayallerimden biriydi korku filmi çekmek. Üstelik de Taylan Biraderler çekiyordu! Oyuncu olarak seçilince inanamadım! Ardından konservatuvar sınavına girdim ve kazandım. ‘Sınav’ da benim için çok önemli bir filmdir ve Ömer Faruk Sorak da benim hayatımda değer verdiğim en özel insanlardandır. Bana çok şey kattı onunla çalışmak. Ama oturup tek başıma hayal kurduğum zaman yönetmenlik daha ağır basıyor diyebilirim.
--------------------------------------------------------------------------------
Ağabeyimle birbirimizi tamamlıyoruz
AĞabeyİm Alper Özyurtlu grafik tasarımcı. Birlikte bir klip çektik. Mavi Sakal ekibinden Murat, Batur ve prodüktörleri Tanju Eren’in yanlarına Evren Uysal’ı da alıp kurdukları yeni bir grup var; Foma. Grubun ‘İnsafsız’ adlı parçalarına çektik klibi. Yönetmenliği çok seviyorum; kamera arkasında olmak da çok hoşuma gidiyor. Ağabeyimle sürekli fikir paylaşımında bulunuyoruz, birbirimizi iyi tamamlıyoruz. Çocukken ne yaparsa onu taklit ederdim. Ben 11 yaşındayken o tiyatro yapıyordu Onların ekibe katılıp daha o yaşlarda bir şeyler yapmaya başladım. Sonra resim çizmeye başladı “ben de çizerim” dedim. Zaten liseyi de İzmit’te Güzel Sanatlar’da okudum.
alıntıdır
22 yaşındaki konservatuar öğrencisi Caner Özyurtlu, yer aldığı projelerde dikkat çeken, öne çıkan bir isim. Son dönemde ‘Elveda Rumeli’de
canlandırdığı saf âşık Namık, nam-ı diğer Mahmut ve Ispanak, karakteriyle izlediğimiz Özyurtlu ile konuştuk.
Caner Özyurtlu, ‘Elveda Rumeli’nin Deli Namık’ı... Ama senaryo icabı işler karışınca, Mahmut olarak anılmaya başlanıyor, diğerleriyse onunla Ispanak diye dalga geçiyor. Bu karakter öyle çok sevildi ki, internet sitelerinde ‘en çok güldüren’, ‘en çok sevilen oyuncu’ oylamalarında en önlerdeki yerini aldı. Caner Özyurtlu, bugüne kadar yer aldığı bütün projelerde adından söz ettiren genç bir oyuncu. Özellikle ‘Sınav’ filmindeki başarısı çok konuşuldu, reklamlarda da onu çokça görmeye başladık. Yavaş ama emin adımlarla yükselen popülerliğini takip ettiğimiz Özyurtlu, İstanbul Devlet Konservatuarı Tiyatro bölümünde eğitimine devam ediyor. Özenle biriktirdiği, sakladığı bir DVD arşivi olan ve en büyük keyfi ev ortamında sinema yolculuğuna çıkmak olan Caner Özyurtlu ile Rumeli’ye selamlarımızı ileterek, keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
‘Elveda Rumeli’ dizisine nasıl başladınız?
İlk başlardan beri iyi giden bir diziydi, ben 11. bölümde dahil oldum. Namık’ın çıkması bile problemken Deli bir Namık gördü seyirci! Seviyorum böyle rolleri. Rol, öncelikle iki-üç bölümdü; “nasıl gideceğine bakarız” dedik. Dizinin çekimlerine 4-5 gün kala belli oldu benim oynayacağım. Daha önce hiç yerel bir şive oynamamıştım. Şebnem Sönmez çok yardımcı oldu bu konuda. Çok gergindim; dili bilmiyordum çünkü, zordu şiveyle oynamak. İlk birkaç bölümü izlediğimde zorlandığımı gördüm ama zamanla oturdu ve daha da iyi olacak herhalde.
GÖÇ HİKAYESİ
Nasıl bir karakter Deli Namık ve önemi nedir senin için?
Rol çok eğlenceli. Gariptir mesela “bu dizide neden köyün bir delisi yok” diye soranlar var, internette ilk bölümlerden sonra Hakikaten her köyün bir delisi vardır derler. Aslında çok da deli çıkartmadık bu rolü. Şebnem Sönmez ve Serdar Akar’la oturup konuştuk ne yapabiliriz diye. Çok da deli değil Namık aslında; patavatsız. Saflığı öne çıkan, duygulu bir karakter. Zarife’ye âşık oldu ve gelişmeler sürecek. Namık’ın hem iyi niyetini korumaya hem de deliliğini aktarmaya çalışıyorum. Olduğumdan farklı bir karakter yaratmak benim için heyecan vericiydi. Bıyık taktık, saçları yapıştırdık, ses tonumdan mimiklerime kadar değiştirmeye çalıştım kendimi.
Dizi ilgiyle izleniyor; insanlar sıcak, samimi böyle bir dönem hikayesini özlemiş olmalılar. Sen ne düşünüyorsun?
Öncelikle ilk defa böyle bir göçmen hikayesi anlatılıyor. Kurtuluş Savaşı ya da başka bir dönem anlatıldı ama burada öne çıkan göçmenlik ve Makedonya da ilk defa anlatılıyor. Büyük bir hikaye adı üstünde ‘Elveda Rumeli’ ve bir gün elveda diyeceğiz gerçekten.
Bu diziye başlamadan önce o dönem hakkında bilgin var mıydı, tarihle ilgilenir misin?
Tarihle ilgileniyorum ama o dönem hakkında çok da bilgim yoktu. Orada yaşayanlar hakkında bu dizi sayesinde daha çok fikir sahibi oldum. Özellikle de Türkiye’de bu kadar fazla göçmen olduğunu diziyle birlikte öğrendim. Gittiğim her yerde taksicisinden bakkalına kadar, “ben de oralıyım” diyorlar. Arkadaş çevrem bile “biz de göçmeniz” diye anlatmaya başladılar hikayelerini.
MOJITO İÇMEYİ ÖZLÜYORUM
Belki bu diziyle birlikte kökenimize daha fazla merak etmeye başladık?
Bir sempati yarattı dizi. Fark edemiyorsun kim Makedon kim Türk; çok benziyoruz birbirimize. Çoğu kelime Türkçe onlarda da... 550 yıl Osmanlı olarak yaşamışlar ve çok şey kalmış o dönemden.
Neleri özlüyorsun?
Ağabeyimle yaşıyorum; onu çok özlüyorum. Bir de çok komik ama Mojito içmeyi özlüyorum! En sevdiğim yemek mantı da özlediklerim arasında. Makedonya’da mantı dedikleri bir yemek var ama bizimkinden farklı. Çok fazla et tüketiyorlar. Sebze yemeklerini Allah’tan Şebnem abla (Sönmez) ara sıra yapıyor da yiyebiliyoruz.
Reklam filmlerinde çok görüyoruz seni, yeni bir reklam filmi var mı?
Taylan Biraderler’in çektiği Turkcell reklamında oynadım, yakında yayınlanmaya başlayacak. Yine bir Celocan hikayesi; bana benzer birini bulmuşlar. 4 yaşında deli bir çocuk, çok komik; benden büyük oynuyor! Taylanlarla ‘Okul’ filminden sonra tekrar çalışmak çok eğlenceliydi.
Yakında her yerde seni göreceğiz; dizi, reklam filmi ve bir de tiyatro var...
Aslında bu yoruma evet demekten başka bir şey gelmiyor elimden! İstanbul Kraliyet Tiyatrosu’na başlangıçta ışıkçı olarak katıldım. Tiyatronun oyuncularından Ahmet Saraçoğlu ve Serdar Orçin benim için çok özel oyuncular. Oyunculardan birinin ayrılmasıyla sahnede buldum kendimi. Tiyatromuz çok iyi gidiyor; yakında Balans’ta sahneye çıkmaya başlıyoruz.
Hayaller ve bundan sonraki planlar neler?
Plan yapmayı çok sevmem. Akışına bırakmak gerekiyor hayatı. Kendiliğinden geliyor bazı şeyler. Lisedeydim, kısa filmler çektiğim bir dönemde, ‘Okul’ filmini duydum. Taylan Biraderler’i biliyordum ve kendileriyle tanışmayı çok istiyordum. Görüşmeye çağrıldım. Önemli olan o filmde, bir şekilde yer almaktı, çünkü hayallerimden biriydi korku filmi çekmek. Üstelik de Taylan Biraderler çekiyordu! Oyuncu olarak seçilince inanamadım! Ardından konservatuvar sınavına girdim ve kazandım. ‘Sınav’ da benim için çok önemli bir filmdir ve Ömer Faruk Sorak da benim hayatımda değer verdiğim en özel insanlardandır. Bana çok şey kattı onunla çalışmak. Ama oturup tek başıma hayal kurduğum zaman yönetmenlik daha ağır basıyor diyebilirim.
--------------------------------------------------------------------------------
Ağabeyimle birbirimizi tamamlıyoruz
AĞabeyİm Alper Özyurtlu grafik tasarımcı. Birlikte bir klip çektik. Mavi Sakal ekibinden Murat, Batur ve prodüktörleri Tanju Eren’in yanlarına Evren Uysal’ı da alıp kurdukları yeni bir grup var; Foma. Grubun ‘İnsafsız’ adlı parçalarına çektik klibi. Yönetmenliği çok seviyorum; kamera arkasında olmak da çok hoşuma gidiyor. Ağabeyimle sürekli fikir paylaşımında bulunuyoruz, birbirimizi iyi tamamlıyoruz. Çocukken ne yaparsa onu taklit ederdim. Ben 11 yaşındayken o tiyatro yapıyordu Onların ekibe katılıp daha o yaşlarda bir şeyler yapmaya başladım. Sonra resim çizmeye başladı “ben de çizerim” dedim. Zaten liseyi de İzmit’te Güzel Sanatlar’da okudum.
alıntıdır
ToLgahan Sayışman & Berrak Tüzünataç Fan :: Elveda Rumeli :: Elveda Rumeli Oyuncuları :: Diğer Oyuncular :: Caner Özyurtlu | Namık
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz